Çocuklarımıza Gerçekten İyilik Mi Yapıyoruz?
05 Eylül 2025
2 dk.

Çocuklarımıza Gerçekten İyilik Mi Yapıyoruz?

İşe alım mülakatlarından edindiğim en önemli tecrübelerden biri; birçok ailenin, iyi niyetle çocuklarına yardımcı olmak isterken farkında olmadan onların gelişimine olumsuz etkide bulunmasıdır.

Teknolojik imkânlar ne kadar artsa da dünyada yaşamak her geçen gün daha zorlaşıyor. Artık sadece başarılı bir birey olmak için değil, hayatta kalabilmek için bile yeni yetkinlikler gerekiyor.

Önümüzdeki yıllarda hayata uyum sağlamak daha farklı yetkinlikler gerektireceğinden çocuklarımızın işlerinin daha zor olacağı aşikar. Ancak onları korumaya çalışırken farkında olmadan yanlış tutum ve davranışlarda bulunarak büyük bir yanlış yapıyoruz.

Ailelerin sergilediği yanlış tutum ve davranışların bazılarına değinmek istiyorum;

  • Çocuklarımızı tehlikelere karşı korumaya çalışıyoruz, kendilerini korumayı öğretmek yerine.
  • Onları zorluklardan uzak tutmaya çalışıyoruz, uyum sağlamayı öğretmek yerine.
  • Yaşayacakları alanları ve geleceklerini tasarlamaya çalışıyoruz, doğru bir şekilde yaşatmak yerine.
  • Onlara “Sen yapamazsın çekil kenara” diyoruz, güvenerek “Sen yaparsın” demek yerine.
  • Bir talep ya da öneri ile geldiğinde “Böyle şeyler aklına nereden geliyor? Sen sus!” diyoruz, onu dinleyerek amacını ve hayalini anlamak yerine.
  • Ailemizin görev ve sorumluluklarına onları dâhil etmiyor, sonra da “Ne sorumsuz biri oldun” diyoruz.
  • Eğitim başarısı ile onları tüm sorumluluklardan muaf tutuyoruz. “Derslerinde başarılı ol yeter, senden başka bir şey istemiyoruz” diyoruz. Çarenin deneyim değil, sadece eğitim olduğunu zannediyoruz.
  • Onlara ayırdığımız zamanı azaltıp, harcadığımız parayı artırmaya çalışıyoruz.
  • Varlık ve yokluk, iyi ve kötü gibi zıtlıkları öğretmek yerine sadece olumlu kavramları bilsin istiyoruz. Ancak karşılaştığı ilk zorlukta yaşama sebebini sorgulamasına sebep oluyoruz.

Peki, böyle yaparak ne elde ettik?

  • Cennetin annelerin ayakları altında olduğu öğretilirken, bugün çocuk-ebeveyn iletişimi ayaklar altına alınıyor.
  • Babalar bir zamanlar güvenli liman iken şimdi yalnızca "sponsor" rolüne indirgeniyor.

Bu noktada Prof. Dr. Acar Baltaş'ın yaşadığı dikkat çekici bir olayı aktarmak isterim:

Bir danışmanlık görüşmesinde, büyük bir şirketin sahibi, çocuklarının sorumluluk almadığından yakınıyor. Acar Baltaş ise ona basit ama çarpıcı bir soru soruyor: “Sizi bugün başarılı kılan neydi?” Şirket sahibi, hayatı boyunca çok zorluk yaşadığını ve bunların üstesinden gelerek güçlendiğini anlatıyor. Bunun üzerine Baltaş, “Peki çocuklarınıza da zorluklarla başa çıkma fırsatı verdiniz mi?” diye soruyor.

İşte asıl mesele burada başlıyor. Çocuklarımıza sürekli kolaylık sağlamak yerine, onları zorluklarla mücadele etmeyi öğrenebilecekleri şekilde hazırlamamız gerekiyor.

Peki, ne yapmalıyız?

  • Hayatın engelli koşusunda çocuklarımızın önünden koşup engelleri bir bir kaldırmaya çalışmayalım.
  • Çocuklarımızın gelecekteki iyiliği için şimdi üzüleceklerine inandığımız şeyleri söylemekten korkmayalım.
  • Onların her istediğini onlara sunmak yerine, ihtiyaçlarını sorgulamalarını sağlayalım.
  • Bir talepte bulunduklarında almak kadar vermenin, başkalarına yardım etmenin de ne kadar önemli olduğunu gösterelim.
  • Daha iyi şartlarda olanları örnek gösterdiğimiz kadar, daha zor durumda olanları da tanımalarını sağlayalım.
  • Destek olmamız gereken şeyin onların gelecekleri değil, kişilikleri olduğunu unutmayalım.

Ne zaman başlayalım?
Çocuklarımızı kaybetmeden!

Son olarak, tüm bu süreci en güzel şekilde anlatan bir kelebek hikayesiyle bitirmek istiyorum:

"Bunu tırtılın kozadan çıkarak kelebeğe dönüşme sürecine benzetiyorum. Kozadan zorlanarak çıkmaya çalışan kelebeğe kozayı eli ile açarak ona yardım ettiğini zanneden insanoğlu, kozadan çıkan kelebeğin kanatlarının gelişmesine ve yeterli güce erişmesine engel olur. Bu da kelebeğin uçamamasına sebep olur. Kelebeği kelebek yapan ise uçma yetisidir!"